Connect with us

Son Dakika

BM: Suriye ekonomisinin yeniden canlandırılması için yaptırımların hafifletilmesi hayati öneme sahip

Published

on



BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin de katılımıyla Suriye’deki gelişmelere ilişkin oturum düzenlendi.


Burada üye ülkeleri bilgilendiren BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Şeybani’nin bugünkü katılımının Suriye’de son aylarda kaydedilen önemli gelişmelerin de bir yansıması olduğunu belirterek, Şeybani’ye, “Bölgesel istikrarı teşvik etme ve uluslararası düzeyde yapıcı bir şekilde angaje olma yönündeki taahhüdünüzü takdir ediyorum.” dedi.


Eski rejimin devrilmesinin ve Suriye tarihindeki yeni bir dönemin başlamasının üstünden yalnızca 4,5 ay geçtiğine işaret eden Pedersen, “Devam eden acılara, birçok belirsizliğe ve tehlikeye rağmen, bu siyasi geçişin başarıya ulaşmasını isteyen Suriye halkını selamlıyorum. Suriye’nin içinden çıkmaya çalıştığı kötü yönetim, çatışma, ihlaller ve yoksulluk mirası, modern çağda herhangi bir devletin veya halkın karşı karşıya kaldığı en ağır yüklerden biridir.” değerlendirmesinde bulundu.


Pedersen, bu nedenle sürecin doğası gereği durumun son derece kırılgan olduğuna dikkati çekerek, tüm Suriyelilerin ülkenin siyasi geleceğini şekillendirme sürecine anlamlı bir şekilde katılabilmesini sağlayacak gerçek bir siyasi kapsayıcılığa ve uluslararası toplumdan gelecek gerçek desteğe ihtiyaç olduğunun altını çizdi.


“Siyasi geçiş şu anda gerçekten kritik bir dönemeçte” diyen Pedersen, Suriye’de hukuki boşluğun kısmen doldurulduğunu, ancak siyasi geçiş için tam kapsayıcı bir çerçevenin gerekli olduğunu ifade etti.


Geir O. Pedersen, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda veya batısında hiçbir silahın devlet kontrolü dışında kalmamasını sağlama yönünde kararlı olduğunu belirterek, “Bu süreç karmaşık ve zaman alacaktır. Zamanında ve yeterli uluslararası destek alan kapsayıcı yönetişim yapılarının bulunduğu bir siyasi ortam, kalan silahlı grupların ulusal orduya entegre edilmesini ve silahsızlandırılmasını kolaylaştıracaktır.” diye konuştu.


“İsrail’in saldırıları sona ermelidir”


Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal eden İsrail saldırılarının, aynı zamanda ülkedeki geçiş sürecini de baltaladığını vurgulayan Pedersen, şu görüşleri paylaştı:


“Bu saldırılar sona ermelidir. 1974 tarihli Kuvvetlerin Ayrılması Anlaşması’na tam uyulması çağrımı yineliyor, bu Konsey’in İsrail’i, Suriye’de toprak kazanımı peşinde olmadığı yönündeki taahhüdüne bağlı kalması için sorumlu tutması gerektiğini hatırlatıyorum. İsrail, Suriye’nin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, birliğine ve bağımsızlığına saygı duymalı ve geri çekilmelidir. Özellikle diplomasiye açık bir alanın bariz biçimde mevcut olduğu düşünüldüğünde, son derece çatışmacı olan bu yaklaşımın haklı bir gerekçesi yoktur.”


“Yaptırımlar hafifletilmelidir”


Pedersen, Suriye’deki ekonomik durumun da “felaket” düzeyinde olduğunu ve insani yardımların giderek azaldığını dile getirerek, bu durumun da büyük bir tehlike teşkil ettiğini aktardı.


Başarılı bir siyasi istikrar ve geçişin, gerçek bir ekonomik toparlanma ve istikrar olmadan mümkün olmadığının altını çizen Pedersen, yaptırımların hafifletilmesine dair bugüne kadar alınan önlemleri memnuniyetle karşıladığını kaydetti.


BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, “Ülke içinde ve dışında yaşayan hemen hemen tüm Suriyeliler, yaptırımların daha büyük ölçekte ve daha hızlı hafifletilmesi çağrısında birleşmektedir. Bu, Suriye ekonomisinin yeniden canlandırılması, bölgeden somut destek sağlanması ve birçok kişinin ülkelerini yeniden inşa etme çabalarına aktif olarak katılabilmesi açısından hayati öneme sahiptir.” ifadesini kullandı.


Aynı zamanda yatırımlar, ihracat ve hizmetlere yönelik yaptırımların daha da gevşetilmesi gerektiğine işaret eden Pedersen, bu bağlamda, yardım etmek isteyen ülkelerin, ikincil yaptırımlardan korkmaksızın bunu yapabileceklerinden emin olmaları gerektiğini söyledi.


Halihazırda Suriye’de çok önemli gelişmeler kaydedildiğini yineleyen Pedersen, “Ancak aynı zamanda karşı karşıya olunan zorluklar büyük ve durum son derece kırılgan. Çok daha fazla siyasi kapsayıcılığa ve çok daha fazla ekonomik eyleme ihtiyaç var. Bu iki alanda köklü bir değişim sağlanırsa, Suriye’deki siyasi geçiş başarılı olabilir. Aksi takdirde başarı şansı zayıf olacak ve bunun sonuçları çok ağır olabilir.” sözlerini sarf etti.


Nüfusun yaklaşık dörtte üçü insani yardıma muhtaç


BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Joyce Msuya da Suriye’de nüfusun yaklaşık dörtte üçünün insani yardıma muhtaç olduğunu söyleyerek, ülkedeki insani krizin derinleştiği uyarısında bulundu.


Ülke nüfusunun yarısından fazlasının gıda güvencesizliğiyle mücadele ettiğini aktaran Msuya, 7 milyon kişinin ise yerinden edildiğini dile getirdi.


Msuya, BM’nin yerel ortaklarla birlikte hayati insani yardım sağlamaya çalıştığını, ancak güvenlik sorunlarının kırsal bölgelere erişimi sınırladığını anlattı.


Öte yandan, İsrail’in çeşitli noktalarda hava saldırılarını sürdürdüğünü hatırlatan Msuya, sivil can kayıplarının olduğunu vurguladı.


Joyce Msuya, patlamamış savaş mühimmatlarının ise aralarında çocukların da bulunduğu sivilleri neredeyse her gün öldürdüğünü ya da yaraladığını belirtti.


İnsani yardım çalışmalarının sürdürülebilmesi için daha fazla finansmana ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Msuya, “Bugüne kadar yalnızca 186 milyon dolarlık yardım toplandı. Bu, 2025’in ilk yarısı için belirlenen ihtiyaçların yüzde 10’undan azını karşılayabilir.” görüşüne yer verdi.


Fon eksikliğinin sahadaki operasyonlara doğrudan yansıdığını aktaran Msuya, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Suriye’deki personel sayısında yüzde 30’luk bir azalma öngördüğünü ve mevcut finansman eksikliği nedeniyle 122 toplum merkezinin yarısından fazlasının yaza kadar kapanma riskiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.


Suriye’nin toparlanması ve kalkınması için yapılan yatırımların devam etmesi gerektiğini vurgulayan Msuya, aksi takdirde insani ihtiyaçların boyutunun BM’nin müdahale kapasitesini aşacağını ifade etti.


Msuya, “Evlerine dönmek isteyen milyonlarca mülteci ve yerinden edilmiş kişi, temel hizmetler ve geçim kaynaklarının eksikliği nedeniyle bu kararlarından vazgeçiyor. Daha müreffeh bir gelecek inşa etme yönündeki umut ise elimizden kayıp gitme riskiyle karşı karşıya.” diye konuştu.



Kaynak TRT

Copyright © 2025 Son Dakika Haber