Published
4 saat agoon
By
admin
İnsansız hava araçları ve bu platformları kullandığı farklı doktrinlerle dünya harp tarihine geçen Türkiye, benzer bir başarı hikayesini insansız deniz araçlarında (İDA) da yazmaya hazırlanıyor.
Bu yeni başarı hikayesinin başrol oyuncularından biri de ARES Tersanesi’nde üretilen ve adından sıkça söz ettiren ULAQ insansız deniz araçları ailesi. ‘Ailesi’ diyoruz çünkü ARES’in sahip olduğu imkan ve kabiliyetler hepsi birbirinden farklı görevler üstlenebilecek ‘terzi işi’ platformlar inşa edebilmelerini sağlıyor.
Antalya’daki tersanede bir araya geldiğimiz ARES Tersanesi İnsansız Sistemler Direktörü Onur Yıldırım ile bu yolculuğun nasıl başladığını, şu an ne durumda olduklarını ve gelecek hedeflerini konuştuk. Elbette kamuoyunda sıkça merak edilen ‘envantere giriş tarihi, platformların teknik imkanları, muhtemel ihracat potansiyeli’ gibi konulara da değindik ve kamuoyunun ilk kez duyacağı önemli detaylar öğrendik…
Onur Yıldırım, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde insansız deniz araçlarıyla yazabilecekleri bir hikaye olduğuna inandıkları için bu yola çıktıklarını anlatıyor. 2019’da bir AR-GE projesi olarak böyle başlıyor ULAQ’ın hikayesi.
Bugün geldikleri noktada 4 metreden 50 metreye kadar farklı ölçü ve özelliklerde platform üretebiliyorlar. Bu geniş yelpazede platformlar son kullanıcının istekleri doğrultusunda farklı faydalı yüklerle donatılabiliyor ve çeşitli görevler icra edebiliyor.
ULAQ ailesinin üyeleri temel olarak keşif-gözetleme-istihbarat, kritik tesis/üs koruma, liman savunma, denizaltı harbi, su üstü harbi ve elektronik harp alanlarında önemli kabiliyetlere sahip.
Elbette bu tür projelerden konuşurken hemen herkesin aklına ilk gelen soru ‘Ne kadarı yerli?’ oluyor. Türkiye’nin bugüne kadar maruz kaldığı örtülü ya da doğrudan ambargoları düşünürsek haksız bir soru da değil.
Onur Yıldırım, yerli/milli ürünlerin kullanımına azami gayret gösterdiklerinin altını çiziyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edecekleri 12 metrelik su üstü harbi ve denizaltı harbi görevleri icra edebilecek platformda sevk sistemini yerlileştirdiklerini söylüyor. Söz konusu araçta TÜMOSAN güç grubuna ait 460 beygirlik iki tane dizel marin motor bulunuyor.
İnsansız deniz araçlarının otonom olarak tek başlarına kullanılması kadar sürü halinde görev icra edebilmeleri de isteniyor. Türkiye bu alanda da kabiliyet gösterimi yapmış ülkelerden biri. Onur Yıldırım hem sürü konsepti hem de diğer platformlarla müşterek harekat yapabilme hususunda şunları anlatıyor:
“İDA’lar uzaktan kontrollü bir deniz aracı olmanın ötesinde aynı zamanda otonom bir deniz aracı. Üzerindeki sensörlerle kendi rotasını hesaplayabilir. Yolunu bulabilir. Merkezle bağlantısı olmasa dahi görevini icra edebilir. Aynı zamanda diğer insansız deniz araçlarıyla, su üstü ve hava unsurlarıyla da konuşarak ortak hareket edebilirler.
Halihazırda ULAQ’ta kullandığımız haberleşme sistemi İHA’larda kullanılanın aynısı. Dolayısıyla, birinin işaretlediğini diğeri vurabilir.
Kamuoyunda ULAQ’ın hangi gemilerde konuşlanabileceği de merak ediliyor. Elbette TCG Anadolu akla ilk gelen örnek. ARES olarak Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan tüm platformlara en uygun çözümü geliştirebiliriz. Onlar hangi gemide isterse biz o gemiye uygun ULAQ’ı rahatlıkla üretebiliriz.”
Ares Tersanesi’nin Katar ile bir sözleşme imzaladığını ve oraya ULAQ satacağını biliyoruz. Onur Yıldırım bu noktada bir parantez açıyor ve söz konusu sözleşmenin aslında dünyada bir ‘ilk’ olduğunu vurguluyor. Hibe edilenleri bir kenara bırakırsak, ihracat sözleşmesi imzalanan ilk ve tek İDA’nın ULAQ olduğunu öğreniyoruz.
Yıldırım, yine ilk kez duyacağımız bir bilgi daha paylaşıyor ve aslında Katar’da halihazırda bir ULAQ’ın görev yaptığını söylüyor:
“Sözleşmede 12 ay içinde bir ürün teslim edileceği yazıyordu. Biz hemen üretime başladık. Ancak elimizdeki prototipi de Katar’a yolladık. Şu anda Katar Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kullandığı bir ULAQ var.
Bu durum bizim için çok önemli bir fırsatı da beraberinde getirdi. Katar’dan sürekli geri bildirim alıyoruz. Çünkü sahada tecrübe ediyorlar. Ardından bize çok kıymetli geri bildirimlerde bulunuyorlar. Biz de onlardan gelen bilgilere göre hem Katar için şu an üretim hattında olan platformda güncellemeler yapıyoruz hem de bu bilgileri diğer projelerimiz için de kullanıyoruz.
ULAQ ailesi için yakın zamanda dost ve kardeş ülkeleri başta olmak üzere farklı coğrafyalardan da benzer ihracat haberleri duyabilirsiniz.”
Bu tür insansız deniz araçlarının çok farklı şekilde kullanımı mümkün. Ancak son zamanlarda denizden hava savunma yapılabilmesi adına denemeler yapıldığını biliyoruz. ULAQ’ın da bu şekilde donatılabileceğini ve hava savunma için kullanılabileceğini söylüyor Onur Yıldırım.
Rusya-Ukrayna savaşında bu tür araçları sıkça gördük. Ancak bazı videolarda kurşun ya da şarapnel isabet eden insansız deniz aracının infilak ettiğine de şahit olduk. Bu işler için biçilmiş kaftan olan ULAQ KAMA’da böyle bir sorun yaşanmayacağını aktarıyor Yıldırım. KAMA’da ‘duyarsız patlayıcı’ tipi kullandıklarını ve bu sayede bota gelecek mermi ya da şarapnel parçası yüzünden gerçekleşecek bir infilakın önüne geçtiklerini vurguluyor.
Son olarak herkesin merak ettiği ‘ULAQ ne zaman Türk Donanması’nın envanterine girecek?’ sorumuza da yanıt veriyor Onur Yıldırım ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Halihazırda Türk Deniz Kuvvetleri için bir adet ULAQ İDA üretiyoruz. Mayıs ayı içerisinde teslimatı gerçekleştireceğiz. Bu projeyle beraber Donanmamız su üstü harbi, kritik tesis/üs koruma ve denizaltı savunma harbi görevlerini ULAQ ile yapabilecek.
Türkiye, insansız deniz araçları konusunda dünyanın en üst liginde yer alıyor. Biz de gerek ULAQ ailesi gerek diğer ürünlerimizle bu yolculuğa elimizden geldiğince destek olmaya devam edeceğiz.”